Solak Ligor

Konya’da kan davasına karışan babası Todori’yle küçük yaşta İstanbul’a gelen Ligor, 1888 yılında doğar. İstanbul’a kaçsa da kan davasından kurtulamayan aileyi takip eden hasımlarla Todori arasında çıkan çatışmada, Ligor sağ kolundan yaralanır ve sakat kalır. Fener’de oturan Todori Efendi, muhitinde ünlü bir terzidir. Fakat oğlu Ligor, sağ elindeki sakatlık yüzünden bu mesleği yürütemeyecektir artık. Ligor da kendisini sokaklarda bulur. Ömer Ünal’ın “korkunç denecek süratle bıçak kullanırdı” dediği Ligor, bu özelliği nedeniyle âlemde “solak” lakabıyla nam yapar. 1908’de Balat’ta bir Yahudi tüccarı vurarak ilk vukuatına imza atar. Bu dönemde babasını kaybeden Ligor için kabadayılık yolunda bir engel kalmamıştır artık. şöhreti önce Unkapanı’nda yayılır. Oradan Eyüp’e kadar olan mıntıkanın dört yıl boyunca sözü geçen tek kabadayısı olur. Bir süre sonra kalpazanlık işine bulaşır ve sonunu da bu iş getirir. 1921’de piyasaya sürdüğü sahte İngiliz paraları yüzünden yakalanır ve hapse atılır. Hapisten çıkıp çıkmadığını kimse bilmez.
Kesik Nikola

1884 yılında İstanbul’da doğan Nikola’nın çocukluğu, Zindankapı’da babası Yorgo Efendi’nin yaptığı közlemeleri satmakla geçer. Babası, Nikola küçük yaştayken ölünce, bir süre daha işi devam ettirmesine rağmen, ne hamur tutmasını, ne de yağda közleme yapmasını beceremediğinden işi tutturamaz. Bir müddet de hamallığı dener. Fakat gözü kolay para kazanma yollarındadır. Genç ve kuvvetlidir. Haraç almaya ilk kez babasının dostu Tatyos Efendi’den başlar. Bir süre sonra yaşlı adam direnince, Nikola ilk vukuatına imza atar. Babasının en iyi arkadaşını jiletle yaralar. Artık başka bir yola girmiştir. Jilet atmakta ustalaşır, bileği de kuvvetlidir. Kısa süre de Zindankapı’nın hamallarını haraca kesmeye başlar. Artık “Unkapanı’nın dayısı”dır. Sabahtan akşama Mihal’in Kahvesi’nde oturup ayağına getirilen haraçların keyfini sürer. Haracını vermek istemeyen dört kişiyi yaralar, Rıza isminde bir hamalı da öldürür. Bir kavgasında yüzünden yaralanır ve bu yara sol yanağından gözüne kadar bir bıçak izi bırakır. Bundan sonra adı Kesik Nikola’dır. Polis peşine takıldığında da sevgilisi Olga’nın Kasımpaşa Ziba’daki evinde saklanır. Nikola, işlerini büyütmekte kararlıdır. Bazı kumarhaneler ve randevu evlerini kendisine bağlar. Beyoğlu’nda nâmı yürüyordur artık. Fakat ismi, 1922’de İstanbul’da adını yeni duyurmaya başlayan Laz Hüseyin tarafından Şık Manol’un kumarhanesinde öldürülmesiyle, İstanbul sokaklarından silinir.
Odesalı Kosti

1885’te Yunanistan’da doğan Kosti’nin, neden Odesalı olarak anıldığı bilinmez. İlk işi, 3 Aralık 1919 yılında, şimdiki adı İstiklal Caddesi olan Cadde-i Kebir’de 80 numaralı dükkânın içine girip kasasını kırdıktan sonra, üç bin drahmiyi çalmak olur. Sağ kolunun iç tarafında eli kamalı bir kız ile sol kolunda iki çiçek ortasında bir haç ve M harfi olan (Sevgilisi Mari’nin isminin baş harfi) dövmeleriyle bilinir. Alman Lokantası’nda çıkardığı olaylar meşhurdur. Fakat hiç suçüstü yakalanmaz. Polisler, dükkândan içeri girdiğim zaman Kosti’yi sevgilisi Mari’yle rahatça otururken bulurlar. Yerde ise birkaç kişi yaralı vaziyette yatıyordur daima. Kosti, İngiliz polisleri tarafından kollanır. Beyoğlu’nda bir terör havası estirir. Tünel’in çıkışından Taksim’e kadar bütün mıntıkanın hâkimidir. Birçok suça bulaşır, itiraz edeni öldürmekten çekinmez. Ziba Yokuşu’nda bir Ermeni tüccarı öldürmesine rağmen, İngiliz polisleri tarafından kurtarılır. Dokunulmazlığına olan güveninden ötürü, Hamidiye’de kendisini tutuklamaya çalışan bir zaptiye çavuşunu bile bıçaklar. 9 Temmuz 1921’de Çeşme Meydanı’ndaki Yakup Efendi Birahanesi’nin önünde, sonradan “nâmı büyüyecek olan bir tıfıl” olan Laz Hüseyin tarafından dört bıçak darbesiyle öldürülür.